16 Mart 2014 Pazar

CAN YÜCEL - SEVGİ DUVARI

Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat–sevicileri
Derdim gülüm insan arasına çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi

Kumkapı meyhanelerine dadandık
Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
Çöpçülerin elleriyle okşardım seni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki
Başucumda bi sen varsın bi de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

İBRAHİM SADRİ - SEN BENİM ONYEDİ YAŞIMSIN

Sen benim onyedi yaşımsın, 
Deli çağımsın... 
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın . 
İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın. 
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim , 
İlk şiirim, ilk kavgam , 
Yaşamı ilk farkedişimsin . 
Sen benim onyedi yaşımsın... 

Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan. 
Cebinde iki gazoz parası 
Gönlüne tarifsiz rüzgarlar dolan . 
İki film bu akşam, 
Birinde Yılmaz Güney oynuyor, birinde Fikret Hakan. 
Bak Suat Sayın söylüyor cızırtılı plaktan: 
'...Rüyadır gördüğün bütün düşler , 
Gözlerin aklımı perişan eyler , 
Aşk masalından şarkılar söyler , 
Beni hülyalara salan gözlerin ...' 
Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan , 
Bir külah çekirdeği, mangal gibi yüreği var, bilesin... 

Sen benim onyedi yaşımsın, 
Deli çağımsın... 
Aynaya ilk bakışım , 
Babamla ilk kavgam, 
Evden ilk kaçışımsın. 
Serçeleri sevdimse senden, 
Minibüslerde muavinlik ettiysem. 
'Bir Teselli Ver'i dinlediysem Orhan Gencebay'dan, 
Emirgan'da çay içtiysem, 
Tophane'de sabahçı kahvelerini öğrendiysem , 
Nerden bildiysem şiirlerini Ümit Yaşar'ın, 
Pazar sabahları kapının önünden geçtiysem, 
İçimdeki kıpır kıpır bu soluk nereden ... 


Sen benim onyedi yaşımsın, 
Deli çağımsın... 
Okulu ilk asışım, 
İlk kez birine gümüş kolye alışımsın. 
Sen benim ilk sakarlığım, ilk tuhaflığım, ilk yakalanışımsın. 
Sen benim onyedi yaşımsın... 


Mahallenin delikanlısı, 
Elleri ceplerinde, dudağında ıslığı, 
Başında kavak yelleri. 
Şarkılar mırıldanıyor. 
'Zalimin zulmü varsa sevenin Allahı var' yeni çalıyor 45lik plaklardan. 
Hayri Şahin ortalığı kavuruyor. 
Mahallenin delikanlısı, 
Cebinde iki gazoz parası. 
Yüreğinde garip bir pıtırtı 
Alışmaya çalışıyor sana alışmaya. 
Akşamları işportaya çıkıyor, 
Bir defter, bir kalem, bir de çakı alana aynayı bedava veriyor. 
Yani günler geçiyor onyedi yaşının bütün tadıyla ... 


Sen benim onyedi yaşımsın, 
Deli çağımsın... 
İlk maça gidişim, Cemil Turan'ı ilk seyredişim, ilk sevincimsin. 
Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme öyle güvendiğimsin. 


Sabahları eskici geçiyor kapıdan 
Karşı komşu Nafile Teyze bakkaldan ekmek istiyor 
Çocuklar top kovalıyor mahallenin arsasında 
Bir bakıyorum cama da iki güvercin konuyor iyi mi, 
Herşey güzel oluyor. 
Bu hengame nasıl yakışıyorsa İstanbul'a bana da aşk öyle yakışıyor. 
Anam koş kapa diyor muslukları,üç gündür akmayan sular geliyor. 
Ben onyedi yaşındayım, hayat benden yana duruyor ... 


Sen benim onyedi yaşımsın, 
Deli çağımsın... 
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın. 
İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın. 
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim, 
İlk şiirim, ilk kavgam, yaşamı ilk farkedişimsin... 


Sen benim onyedi yaşımsın, 
Sen benim, sen benim, sen benimsin. 
Sen benim herşeyimsin. 
Hiçbirşeyimsin, hiçbirşeyimsin..

Ümit İlter- Geçit Yok ( Tuncel Kurtiz Seslendirmesi ile )


Bu şiirin tamamını sizinle paylaşmak isterdim ama karakter yetmiyor buyrun burdan dinleyin ;



Bir kaç dize :

bağdatl'ıyız, bağdat'tayız, bağdat'lıyız
bağdat'ta düşünce bombalar adımız meçhule kalır
adımız meçhul
yanar kavrulur bedenimiz sevdiklerimiz
yanar kavrulur
külümüz kalır geriye rüzgarda savrulur
sözümüz kalır
bir de öfkemiz, birde öfkemiz, birde öfkemiz
öfkeliyiz
kül savrulur, söz kalır, öfke büyür
büyüyor
bağdat'lıyız, bağdat'tayız, dünyanın her yanındayız
bu kan denizinin dalgalarıyla
yankileri boğacağız
bağdat'lıyız, bağdat'tayız, bağdat'tayız, her yandayız

Nazım Hikmet - Delikanlım İyi Bak Yıldızlara


Delikanlım!.İyi bak yıldızlara,onları belki bir daha göremezsin....
Belki bir daha yıldızların ışığında kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..
Delikanlım!.Senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel,korkunç,kudretli ve iyidir.
Yıldızlar ve senin kafan kâinatın en mükemmel şeyidir .
Delikanlım!.Sen ki, ya bir köşe başındakan sızarak kaşından gebereceksin,ya da bir darağacında can vereceksin.
İyi bak yıldızlara onları göremezsin bir daha 
Delikanlım!.Belki beni anladın,belki anlamadın.Kesiyorum sözümü.
Sevmek mükemmel iş delikanlım.Sev bakalım...
Mademki kafanda ışıklı bir gece var,benden izin sana,sevsevebildiğin kadar..
Nazım Hikmet 

Can Yücel - Kim Özlerdi

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, 
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, 
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak, 
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, 
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, 
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, 
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, 
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, 
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de, 
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, 
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, 
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, 
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, 
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, 
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, 
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, 
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, 
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, 
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, 
dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, 
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, 
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, 
kartvizitinde "onca ayrılığın birinci dereceden failidir" denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, 
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller, 
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. 
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse...

Evet Sevgili, 
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, 
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, 
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!

Ceyhun Yılmaz - Sevdiğim İkinci Kadınsın Sen

sevdiğim ikinci kadınsın sen,
ilkini sevmeye mecburdum.
çok iyiliği oldu bana,
ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim,
sevdiğim ikinci kadınsın sen!
ilkinin yerini alman mümkün değil,
o öğretti bana sevmeyi,
o öğretmese sevemezdim seni bile,
inan o tuttuğu için ellerimden,
yürümeyi öğrendim, koşabildim sana.
onun gözlerine benzediği için gözlerin,
alamadım gözlerimi senden,
sana aşığım, seni seviyorum.
sevdiğim ikinci kadınsın sen!
hayatım boyunca omuzumda taşıyorum onu,
ve sen her sabahımdasın,
kıskanma
alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir,
kalbim şimdi senin,
onun kadar sev beni kafi
o doğurdu, sen öldürme!

Orhan Veli Kanık - Öyle Bir Zamanda Gel ki, Vazgeçmek Mümkün Olmasın

Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. 
Ellerimde koparmaya çaıştığım zincirlerden kalma yara izleri 
Yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuş olsun. 
Gözlerimde öyle bir karanlık olsun ki, gören kör oldum sansın. 
Yanaklarım kurumuş olsun göz yaşlarımdan, dudaklarımsa çatlak çatlak. 

Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. 
Belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde. 
Hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi, 
Hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha. 
Hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun. 
Hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde. 
Hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde. 

Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. 
Sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun. 
Ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun, gezinse bile. 
Dudaklarım senin adını söylerkenki gibi kıvrılmamış olsun hiç bi ad'a yeterince. 
Yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tane tane. 
Unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım, 
Sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki
Yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre. 
Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın...